Kadının 3 sevgilisi varmış, her gün kocası işe gidince 3 adam eve gelirmiş.
Kadın yine böyle bir günün sonunda adamlardan birisine demiş ki,
“ Sen yarın gelirken bir tepsi dolma yaptırıp getir.”
Diğerine dönmüş,
“ Sen de bir büyük kap ayran getir.”
Üçüncü adam çok fakir olduğu için ona, “ Sen de… Boş ver, sen hiçbir şey getirme” demiş.
Ertesi gün olmuş, fakat kadın o günün günlerden pazar olduğunu unuttuğu için eteği tutuşmaya başlamış.
“Eyvah” diyerek kocasının yanına gitmiş, “Sen bugün kahveye filân gitmeyecek misin? Ben evde temizlik yapacağım” deyip kocasını zar zor da olsa evden yollamış.
Kocası gidince 3 adam eve gelmiş. Kadın onlara, “Siz hemen gidin, kocam buralarda” derken kapının zili çalmış.
Kadın,
“Eyvah, geldi galiba” demiş.
Yapacak bir şey yok, adamları sağa sola sakladıktan sonra kapıya bakmaya gitmiş; kocasını kapıda görünce,
“Ne oldu?” diye sormuş.
Adam da,
“Yahu karnım acıktı, bana dolma yapsana, canım istedi” demiş.
Kadın,
“Tanrım, bir tepsi dolma olsa da yesek” demiş.
Elinde dolma tepsisi olan adam çıkıp yanlarına gelmiş.
Kadının kocası şaşırmış,
“Sen kimsin yahu?” diye sormuş.
Adam sakin bir şekilde,
“Ben Tanrı tarafından geliyorum. Karınız dolma istedi” demiş.
Dolma tepsisini masanın üzerine koyan adam, hemen çıkıp gitmiş kadının kocası olayın şokunu atlatamadan.
“Yaa tamam da “ demiş bu sefer koca,
“Bu ayransız gitmez. Sen bari bir ayran yap” demiş karısına.
Kadın büyük bir sevinçle,
“Tanrım, bir damacana ayran olsa da içsek” demiş.
Ayranı getiren adam çıkıp gelmiş. Kocası tabii çok şaşırmış,
“Sen de kimsin?” demiş.
Adam da diğeri gibi,
“Ben Tanrı tarafından gönderildim. Karınız ayran istedi” diyerek ayran damacanasını masanın üzerine bırakıp çıkıp gitmiş.
Kocası hayretler içinde, kendi kendine,
“Bizim karı ermiş mi oldu?” diye söylenmiş.
Kadınla kocası yemekleri yemişler ama 3’üncü adam hâlâ saklanıyormuş. 1 saat geçmiş, 2 saat geçmiş, 3 saat derken adam dayanamayıp bulunduğu yerden çıkmış.
Kadının kocası bağırmış,
“Ulan sen de kimsin?”
3’üncü adam gayet sakin başını öne eğmiş,
“Ben Tanrı tarafından gönderildim, boşları alacağım.”
Ve boşları alarak odadan çıkmış.
***
SARIŞIN POLİS ADAYI
Üç sarışın, detektif olmak üzere polis teşkilâtına müracaat etmişler. Yapılması icap eden bir sürü imtihandan birini idare etmek de Komiser Kâzım'a düşmüş. Komiser Kâzım birinci kıza beş saniye müddetle bir dosyadan çıkarttığı bir resmi göstermiş ve:
- Söyle kızım, demiş. Bu bir suçlunun resmi, bu adamın bariz ne özelliği var? Bunu ileride nasıl tanırsın?
Kız şöyle bir durmuş ve:
- Çok kolay! demiş. Adam tek gözlü...
Komiser Kâzım resme bakmış ve:
- Kızım bu resim profilden, yani yandan çekilmiş. Tabii tek göz göreceksin! demiş.
Aynı resmi ikinci kıza gösterip aynı suali sormuş ve "Bana bak" diye ilave etmiş, "Doğru dürüst bir cevap ver." İkinci kız:
- Bu adamı tanımak çok kolay, demiş. Çünkü adamın tek kulağı var!
Komiser Kâzım: "KIZIM!" diye bağırmış:
- Bu resim profilden dedik ya!.. Adamın suratının öbür yanını göremiyoruz. Onun için kaç gözü, kaç kulağı olduğunu bilemeyiz...
Kâzım üçüncü kıza:
- Kızım lütfen akıllı bir cevap vermeye çalış. Beni çıldırtma. Bu adamın bariz özelliği nedir, bu adamı ileride nasıl tanırsın?
Üçüncü kız:
- Bu adam lens takıyor! diye cevap vermiş.
Komiser Kâzım şaşkın şaşkın resme bakmış, ama adamın lens takıp takmadığını bir türlü anlayamamış. Merak etmiş, adamın dosyasını açıp okumuş, dosyadaki bilgiye göre hakikaten adam lens takıyormuş. Komiser Kâzım üçüncü kıza hayranlık içinde:
- Aferin be kızım! demiş. Doğru bilmişsin. Şimdi söyle bakalım, bu adamın lens taktığını resimden nasıl anlayabildin?
Kız:
- Çok kolay! diye cevap vermiş. Tek gözlü, tek kulaklı bir adamın gözlük takacak hali yok ya!!!