Atatürk ü Anlamak Ve Çoğaltmak

07 Mayıs 2021 11:44

Atatürk’ ün kurduğu Cumhuriyet ve onun kazandırdıkları bugün bile yeterince ve doğru olarak anlatılamamaktadır.



XXI. yüzyıl Türkiye’ sinde yetişen nesiller onun gerçek ufkuyla hâlâ tanışamamıştır.

Ülkemizin yaşadığı sorunların temelinde onun vizyonunu bu ülke insanına anlatamamak vardır.

Aradan neredeyse yüz yıl geçmesine rağmen, hâlâ ülkeyi düşünce ve zihniyet olarak onun öngördüğü vizyona taşıyamamak vardır.

19 Mayıs 1919’ da Samsun’a çıkıp, 29 Ekim 1923’ te Cumhuriyet’ i kurmak hesap edilecek bir başarı değildir.

4,5 yılda bütün umudunu kaybetmiş 10 milyon civarında bir nüfusu önce organize etmek, sonra ordu kurmak ve o ordu ile bu kısa zamanda ülkeyi düşmanlardan temizlemek; ardından da ülkenin yönetim şeklini komple değiştirerek 23 Nisan 1920 tarihinde kurulan Meclis ile tamamıyla çalışan bir parlamenter sisteme geçmek, bazı beyinlerin hesap bile edemeyeceği şeydir.

O bunları tek tek başarmış ve ardından ülkenin imarı için bitmek tükenmek bilmeyen bir azimle çalışmaya başlamıştır.

Cumhuriyet’ i ilân ettiğinde, onu emanet ettiği gençliğe hedef olarak gösterdiği muasır medeniyetler seviyesi hâlâ gerçekleştirilememiş ise bunda bu ülkenin gençliğini eğiten her kurum ve kişinin sorumluluğu vardır.

En yakın arkadaşlarının bile onun vizyonuna yaklaşamadığı bir dehanın yaptıklarını anlamak ve onun alt yapısını çözmek üst düzey bir zekâya ve tabi ki iyi niyetli bir bakış açısına sahip olmayı gerektirir.

Atatürk’ ü anlamak, onu çoğaltmakla mümkündür.

Atatürk’ ü anlamak, onun gibi vizyonu yüksek, öngörüsü keskin ve aşkla insanlık için çalışabilecek nesiller yetiştirmek ile mümkündür.

Onun yokluk içinde 10 yılda başardıklarını bugün varlık içinde bir yılda başaracak muasır medeniyetler seviyesine gözünü dikmiş bir neslin ortada olmaması, Atatürk ve Atatürk sevgisi adına söylenen bütün söylemleri ortada bırakır.

Onu sevmek için onun mirasını devam ettirmek gerekir.

Kaldığı yerden büyük bir azimle çalışarak onun koyduğu hedef olan muasır medeniyetler çizgisine ülke insanını taşımak gerekir.

Evrensel değerler ölçeğinde kabul gören yaşamıyla bir ulusu dünya sahnesine çıkarmayı hayal eden bu büyük ruha olan sevgi, ancak onun kaldığı yerden bayrağı devralmakla mümkün olacaktır.

Ahir zamanın indigo nesli onu anlayacak ve onun bıraktığı bayrağı alarak son hedefine çıkaracak ve oraya asacaktır.

Ruhu şâd olsun!

***

Yukarıdaki satırlar bana ait değil; İslâm kategorisinde eserler yazmış, İmam Hatip Lisesi mezunu, din görevlisi Sayın Mehmet Tekeci’ nin “ Allah’ ı Arayan İmam” adlı kitabından aldım. (Sayfa 65- 69)

Yorumlar (0) / Onay bekleyen (0)

Yorumunuz site yönetimi tarafından kontrol edildikten sonra görünecektir.

Yorum Ekle